26 Kasım 2008 Çarşamba

444

bir-bir buçuk yıl önce bekleme odası ve obeb oyunlarını okuduğumda cidden heyecanlanmış, izleyemediğime de üzülmüştüm. sonra geçen nisanda yeni oyun 444’e gidecek bi gün ayarladım kendime. bambaşka şeyler bütün programı, hayatımı altüst etti, gidemedim.. 444, bu yıl mutlaka göreceklerim arasındaydı. bugün gördüm..

bi uzman, eleştirmen falan değilim ben.. sadece sıradan bi izleyici olarak görüşlerimi paylaşıyorum arkadaşlarımla, naçizane.. yani haddime olmayan şeyler de yazıyorum belki bazen, bi arkadaş ortamının samimiyetini hissederek.. yine o hisle yazıyorum:
yiğit sertdemir sürekli büyüyecek bir isim türk tiyatrosunda.. genç kuşaktan böyle akıcı yazan, basit belki ama ilgi çekici hikayeleri olan oyun yazarlarının çıkması çok sevindirici (-lar diyorum ama kaç kişiler bilmiyorum.. sanıyorum berkun oya, sertdemir.. başka bilen varsa haber versin, çok mutlu olurum cidden).. bi de aslında benim sevdiğim tarzda bi tiyatro anlayışı var sertdemir’in.. 444 de öyleydi, çok beğendim.. sadece sonu, birlikte izlediğimiz orkun’la da aynı görüşü paylaştık, daha iyi olabilirdi belki, o beklentiyi yaratan bir oyundu..

hikaye kabaca, bi çağrı merkezinde gece nöbetindeki iki kişi arasında geçenler.. çerçeve basit, ama çağrı merkezinin-şirketin- ilginçliği, yaşanan olağanüstülükler, karakterler zekice kurgulanmış, diyaloglar çok çok iyi yazılmış.. bi ara o kadar komikti ki handiyse gülme krizine girecektim.. yiğit sertdemir yazmanın yanı sıra oynuyor oyunda.. yazarlığının bana göre ustalığından söz ettim, aslında ödüllerle de tescilleniyor artık, bugün gördüm ki oyunculuğu da çok iyi sertdemir’in, çok başarılı.. karşısında gülhan kadim vardı. o da iyiydi denebilir ama onun oyunculuğu hakkında daha net konuşabilmek için sanki başka oyunlarda da görmeli..

444, istiklal’de rumeli handa oyuncular tiyatro kahve’de oynanıyor.. pazartesi ve salıları şu sıralar (hıncal uluç özel tiyatrolar sadece haftasonları oynuyor sansın hala).. küçük bi salon, küçük bi sahne.. büyük prodüksiyonlar için pek uygun değil tabi ama bu oyun için ideal bi yer.. seyirciye yakın bi sahneleme de daha tercih edilir hale geldi zaten. yalnız, az seyirci olması alkışların kısa sürmesine yol açıyor sanki, seyirciler oyuncuları tekrar tekrar selamlamaya çağıracak alkışları sürdürmekte daha tutuk davranıyorlar gibi.. ben de eksik kalan alkışlarımı buradan yolluyorum altıdan sonra tiyatroculara…

Hiç yorum yok: