30 Ekim 2008 Perşembe

bavul hikayesi vd..

ikide iki.. devlet tiyatroları yine düş kırıklığı yarattı. gerçi benimki de çok bilinçli bir tercih değildi aslında.. sadece oyunun yazarı olarak raşit çelikezer’i biliyordum. dün galası yapıldı cevahir sahnesinde, bugün izleyenler arasında ali’yle biz de vardık: bavul hikayesi..
çok anlatılacak bi şey yok.. iki kişilik bi oyun. kadın-erkek ilişkileri.. o kadar emeğe acıyor insan, en çok da oyuncularınkine. yarın yeniden oynayacaklar, sonra yine, yine.. ama fark ediyorlar başarılı bi iş çıkmadığını ortaya. sonunda seyirciyle baş başa kalan onlar.. duyacakları alkışlar onları ayakta tutan ama oyun bitiyor, selamlamaya geldiklerinde hissediyorlar işte.. ben inadına fazla alkışlamak istedim onların emekleri karşısında ama o kadar..

şişli-mecidiyeköy’ün havası nasıl kötüydü çıktığımızda.. arabaların, otobüslerin çokluğundan falan dedik.. sonra kızıltoprak’a geldiğimde de aynı havayla karşılaştım.. üstüme sinmiş bi is kokusu. geçen kış canım izmir’imi gözümden düşüren böylesi havası değil miydi, kömür kokan.. istanbul'da, en azından bulunduğum bölgelerde yok diyordum, ama varmış ya da bi ara yoktu ama yeniden var şimdi. doğalgaz kullanmıyor mu yoksa insanlar zamlardan ötürü?

newsweek’in türkçesi çıktı sonunda.. ne kadar geç kaldılar oysa bunun için. adını sanını bilmediğimiz onca dergi geldi de newsweek bu zamana kaldı. neyse iyi oldu. şöyle göz gezdirdim henüz. mehtap erel dali segisiyle ilgili yazmış, süper.. bi okul grubuyla aynı esnada gezmiş sergiyi.. çocukların yorumları harika..”bence amca biraz abartmış” “biz böyle çizsek örtmen ‘güzel çiz’ diyo ama”… çocuklar... sevmem ama her nesil daha üstün muhakkak..(ahh cenk!)
yarın testosteron’dan sonra görüşürüz..

Hiç yorum yok: