16 Ekim 2008 Perşembe

ateş canına yapışsın

aykut devam ediyor hayata.. devrik cümleler ayrı bir güzellik taşır yerine göre.. bazıları bozuk cümleyle karıştırır da küçük görür falan, ayıplarım onları.. neyse bu nota belki böyle başlamayacaktım ama "ateş canına yapışsın"da devrik cümlelerin ya da cümle devirmelerin de bir rolü var. kahramanımız azazil-iblis-şeytan, hocaların hocası-büyük usta olarak küçük meleklere ders verirken devrik cümle kullanmanın daha işe yarar olduğunu fark etmiş, o sebepten deviriyor gitsin..

masumiyet müzesi’ni erteleyince fırsat doğdu. acy, sezgin kaymaz’ın okuduğum ilk kitabı. yazdığı önceki kitapların listesini görünce epey geç bi keşif olduğunu anlıyorum benim için. olsun, bi yerlerden yakaladık işte. acy’nin konusu dikkatimi çekmişti önce. ilgi çekmeyecek gibi değil ki: “cennet’ten kovuluş”… aslında netameli bi konu. türkiye şartlarında hele.. ama dili öyle keyifli, matrak, hınzır ki… ve aslında çoğunluğu pek karşısına almayacak bi yolda gidiyor. gerçi bunlara karşın hani çokça görülmüştür, bi sayfasını bile okumadan aradan çıkarırlar bi cümle, iki cümle, başlatırlar bi karalama kampanyası, sonra anlat kime anlatabilirsen.. öyle bi konu işte.. ve evet, sezgin kaymaz’ın hikaye yaratma yeteneği, gücü hakkında notunuzu veriyorsunuz; harika, yıldızlı pekiyi! kullandığı dil de çok iyi. yüzümde hep tatlı bi gülümsemeyle hatırlayacağım hayatım boyunca eminim.. ama sezgin kaymaz’ın başka kitaplarını da okumak gerek yine de.. en azından birini daha. çünkü dedim ya mizahi bi tarafı var acy’nin. çoğu azazil’in dilinden yazılmış ve yer yer bozukluklar var tabi, devriklikler değil.. büyük ihtimalle bilinçli yapılmıştır ama bana bahane olsun bir kitabını daha okuyayım.. hiç pişman olmayacağımdan eminim. acaba hangisini seçmeli: geber anne, uzunharmanlarda bir davetsiz misafir, kaptanın teknesi, lucky?..

Hiç yorum yok: