1 Ocak 2010 Cuma

güzel bi gün, ilk gün

yeni yıla evde girdim, pek çok kez olduğu gibi.. saat 12 olmadan uyudum, ara sıra bu da olur.. uykumu iyi aldım, ne erken ne geç kalktım. pencereyi açtım, güneş vardı ama rüzgar fenaydı.. sıkı giyindim, kahvaltı için dışarı çıktım.. caddede yeni yeni açılıyordu çoğu yer.. erken davranan birkaç kafe dolmaya başlamıştı. birine girdim. garsonlarda hiç yılbaşı ertesi çalışıyor olmanın memnuniyetsizliği yoktu. belki vardı da yansıtmıyorlardı, güler yüzlüydü hepsi. yanıma birkaç dergi almıştım, karıştırırken kahvaltım geldi. sahanda yumurtayı sevdim, onun dışındakiler sıradandı. olsun, bozmadım keyfimi. güzel bir gün, ilk gündü.. teşekkür edip güler yüzlü garsonlara çıktım. “bu havada deniz görülmeye değerdir” diye düşünüp caddebostan sahiline indim. dalgalar çıldırmıştı, kıyıya vurdukça metrelerce yükseliyordu. yaklaştım, daha yakından izlemek istedim. tuzlu su çarpıyordu yüzüme, dudaklarıma bile değdi, tadını aldım, hoşuma gitti. çocuklar vardı, oyun olmuştu yükselip kıyıyı aşan dalgalar. el ele sevgililer.. ihtiyarlar, çoğunun yanında bir köpek vardı, dostları.. bi banka oturdum, bi şeyler yazdım. bunları, başka şeyleri.. pek söz vermem kendime “bu sene bunları bunları yapacağım” diye, bu kez neye güvendiysem sıraladım birkaç şey. hatta, belki yakışmadı bu güne ama hırslandım, “zorlayacağım kendimi, (mutlaka) yapacağım bunları” dedim. yine de başkalarına kanıt kalsın istemem, kendime saklıyorum. ama nottaki son sözü paylaşmak gerek:
“hayat seni seviyorum”

Hiç yorum yok: