23 Ekim 2009 Cuma

olsun..

yazamıyorum ne vakit.. bi-iki denedim ama gitmedi sözcükler, tıkandı. olsun, şuraya bikaç satır da olsa bi şeyler yazacağım diye açtım bu notu.
güzel bi gündü mesela, bunu not düşeyim. öyle büyük şeyler beklemeyin. güzel bi ses tanıdım: jehan barbur. arada duymuşum tabi, hele 1-2 haftadır döndürüp döndürüp dinlediğim gürol ağırbaş düzenlemeli ezginin günlüğü şarkısı: yaprak! oradaki ses işte! bi defa bunu yazın bi kenara: deli bi şarkı, düzenleme, ses! yahu bu çeyrek albümünü 2 sene önce çıktığında aldım, dinledim kaç kereler. ama demek bazı şarkılar bi kulağımdan girmiş bi kulağımdan çıkmış. işte 2 hafta önce şöyle yeniden hatırlamak için dinleyince önce sabahat akkiraz'dan(hayır hiç 14 isim içinde olmasıyla ilgili değil) gemi aldı götürdü.. sonra da hemen ardından başlayan yaprak işte, jehan barbur. albümü çıkmış bu yılın başında: uyan. onu da dinledim az önce. nasıl duru bi ses, nasıl sevindim..
başka ne mutluluk verdi bugün bana: filmekimindeydim.. monica belluci ve sophia marceau'lu dönüşüm'ü izledim. psikolojik gerilim. güzel başlayan, ortalarda biraz sıkan, eh biraz sarkan belki. yani evet çok başarılı değil, idare ederdi ama festivalin havası işte, güzel bi şey..
a bak sonra asıl bu kısmı güzeldi günün: hava harikaydı. filmden sonra ayaklarım tünel, şişhane, kuledibi'ne gitti. önce bilmediğim sokaklara girdim.. değişik değişik dükkanlar, kafeler çıktı karşıma, tesadüfen uzak ihtimal'in çekildiği sokaklara düştü yolum.. bi gün yanımda biri olursa ona buraları da göstermeliyim diye aklıma yazdıktan sonra gittim kuledibinde çayhaneye oturdum. mutluluk ya bu, hani küçük şeylerde derler: çay da tost da şaşırtıcı güzellikte çıktı, keyiflendim. mungan'ın son hikayeleri vardı yanımda, okumaya devam ettim. bazısı pek sevmez, burun kıvırır, ben severim; altını çizmek istediğim satırlar, beni içine çeken hikayeler, yazma isteği uyandıran anlatımlar bulurum onda.. yine öyle, hoşuma gitti.
sonra karaköyden kadıköye vapur sefası.. tarihi yarımadanın üzerinde güneşin kızıllığı. sevilmez mi bu istanbul, dedirtiyor.. mutluluk işte.
eh neyse, asıl yazmak istediklerimi yazamadım ama not amacına ulaştı herhalde, bikaç satır çoktan geride kaldı.. uyku istiyorum şimdi..

Hiç yorum yok: